Demografik ve kültürel çeşitlilik; Piyer Loti Tepesi ve İdris-i Bitlisi!

Demografik ve kültürel çeşitlilik; Piyer Loti Tepesi ve İdris-i Bitlisi!

İstanbul’un yüzyıllara tekabül eden kültürel ve demografik çeşitliliğe dayalı dinamizmi; bu çeşitliliğin yüzyıllar boyunca birer parçası olan, ve çeşitli dillere, kültürlere ve inançlara sahip kavimlerin yarattığı ortak tarih bilinci ve mücadelesiyle mümkün oldu.

Osman Gazi’nin can dostu, nökeri, sağ kolu Harmankaya Tekfuru Mihaloviç Rumdu, Hıristiyandı. Hem kılıcıyla hem duruşuyla bu ortak tarihe çok şey kattı.

Alevilik- Bektaşilik münferit bir şey değildi. Devletin çelik çekirdeği, fetihlerin düşünce ve ahlaki enstrümanı Bektaşi Ocağıydı.

Günümüzden bakınca Galata Mevlevihanesi Türk Şiiliğinin ve Bektaşiliğin bırakınız Şii dünyayı bir yana, tüm dünya sufilerinln gönlüne hitapta büyük bir merkezdir ve Hazreti Pir Mevlana’nın himmetindedir.

Molla Güranî Kürt’tü-Şafiydi. Osmanlı Devlet hukukunun inşasında büyük bir rol oynadı. Fatih’e hocalık, fetih çağında devlete babalık yaptı. Fatih’i eleştirebilen hocaların başında Cizire Botan’dan gelen Molla Güranî vardı.

Resim


Yavuz Sultan Selim’e Doğu’nun kapılarını açan ve 1514’ten günümüze kadar devam eden Kürt- Türk İttifakını Yavuz Sultan Selim Han’la beraber inşa eden, İdris-i Bitlisi’den başkası değildi.

Resim

***

16 milyonluk bu şehrin bugün yaklaşık üçte biri, İdrisi Bitlisi ve Molla Gorani’nin ve elbette Selahaddin Eyyubi’nin torunlarından oluşuyor.

Lozan’dan bugüne azınlık statüsündeki çeşitli inançlara sahip milletlerden vatandaşlarımız ise başımızın tacıdır! Adayımız Sayın Murat Kurum ilk seçim programında bu kültürel ve demografik çeşitliliğe vurgu yaptı, yani 16 milyonun muhtemel belediye başkanı olarak konuştu.

Onu dinlerken Tokyo’yu senelerce yöneten kadın belediye başkanı geldi akıllara.

Tokyo’nun çok iyi çalışan bir saat gibi yönetilmesinin yarattığı memnuniyeti biliyor ama demografik dinamizmin ve kültürel çeşitlilikten yoksunluğun altını çiziyordu: “Tokyo’da her şey çok iyi çalışıyor her şeye sahibiz, yokluğundan üzüntü duyduğumuz ve sahip olmadığımız yegane şey çeşitliliktir, ne yazık ki çeşitliliğe sahip değiliz.”

***

Kıssadan hisse: İstanbul’u yönetmeye talip olmak, daha yola çıkarken, bu şehrin demografik ve kültürel çeşitliliğinin farkında olduğunuzu göstermekle başlar.

Murat Kurum bize bunun farkında olan bir belediye başkanı olacağını söylemleri ve ilk gün ziyaretleriyle göstermiş oldu.

Fatih Sultan Mehmet Türbesini ve Eyyüp Sultan’ı ziyaret etti. Bu ilk gün programı, farklı inanç ve kültürlerden gelen, ama hayatını ortak tarihdaşlığa, çeşitliliğe ve bir arada yaşama kültürünün devam etmesine adamış insanların yaşadığı veya gömülü olduğu çeşitli mekanlara ziyaretler dahil, eksiksiz bir şekilde sürmelidir bence.

Programlar arasına yayılacak bu ziyaretler, 16 milyon insanın gönlüne seslenen birer içten ve samimi dokunuş, kendini dışlanmış, unutulmuş gibi hisseden her kültür, inanç ve etnisiteden insana ulaşan birer mesaj, bağlılık ve vaat olarak kabul görecektir.

***

Misal, İdris-i Bitlisi’nin mezarını ziyaret etmek İstanbulluların sözünü ettiğim bu ortak tarihdaşlığını hatırlamak bakımından son derece şık olur.

İdris-i Bitlisi, 1520 tarihinde, Yavuz Sultan Selim Han’ın öldüğü sene İstanbul- Eyüp Sultan’da vefat etti. Mezarı, Eyüp Sultan- Gümüşsuyu yolundan, kendi adı ile anılan İdrisköşkü Caddesi’ne dönülen köşede, Kerimağa Sokağı girişinde soldadır.

Gel gör ki bu yapıların olduğu tepe, ve çevresi İdris-i Bitlisi adıyla bir Külliye’ye dönüştürülmek yerine, dönemin politik şartlarında ve 1934 yılında adı Piyer Loti tepesi olarak değiştirilmiştir.

Resim

Tepenin isminin asıl sahibine iade edilmesi Bitlisi’nin mezarı dahil var olan yapıların bir külliye halinde düzenlenerek halkın ziyaretine açılması, bir seçim vaadi olarak değil, zamanı gelmiş tarihi bir zaruret ve sözünü ettiğimiz demografik ve kültürel çeşitliliğe sadakatle bağlılığın bir nişanesi olacaktır.


Orhan Miroğlu | Yazar ve AK Parti MKYK Üyesi 

10.01.2023


() PeyamaKurd

Bu makale yazarın görüşlerini yansıtmaktadır. PeyamaKurd'un yayın politikası ve editoryal paradigması ile her zaman uyumlu olmak zorunluluğu yoktur.