ANALİZ | “Haşdi Şabi Irak’ta sadece kâğıt üzerinde yer alan bir yapılanma değil”

ANALİZ | “Haşdi Şabi Irak’ta sadece kâğıt üzerinde yer alan bir yapılanma değil”

PeyamaKurd - ABD'nin önde gelen yayın organlarından Foreign Policy'de, ABD'nin Irak'a girişinden bu yana devam eden askeri varlığının ele alındığı bir analiz yayınlandı.

Özellikle İsrail-Filistin savaşının ardından bölgede bulunan ABD askeri varlığının güvenliğinin mimunum seviyeye indiğine dikkat çekilen analizde, Biden yönetiminin tedbirli misillemeler yaptığı ancak bölgedeki krizin daha büyük sonuçlara gebe olduğu belirtildi.

Ayrıca, Irak lideri Sudani'nin son dönemdeki ABD askeri varlığına yönelik açıklamalarına da değinilerek, koalisyon güçlerinin bölgedeki varlığının durumunun ne olacağına da dikkat çekildi.

Ocak ayı sonunda Ürdün'de üç ABD askerinin öldürülmesine misilleme olarak ABD bu ayın başlarında Irak'ta, İran destekli milislere karşı iki hava saldırısı düzenledi. Washington'da bazıları bu hava saldırılarını göstermelik olarak eleştirirken, ABD tarafından ise resmi olarak terör grupları olarak tanımlanan İran destekli Şii milislerin hedef alındığı ifade edildi.

“Irak’ın Haşdi milislerine destek açıklaması şaşırtıcı idi”

Tahran’ın, Irak'taki milislerine yönelik saldırılar ne kadar yerinde ve gecikmiş olsa da Bağdat'ta önemli siyasi tepkilere yol açıyor. Bu durum, ABD'nin Irak'taki askeri varlığı açısından bilinmeyen sonuçlara da gebe oluyor.

Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e düzenlediği saldırıdan bu yana ABD’nin Irak ve Suriye’de yer alan askeri güçleri, İran destekli Haşdi Şabi milisleri tarafından 180 kez saldırıya uğradı.

Biden yönetimi, İran ile gerilimi düşürmek ve Irak ile diplomatik sorunlardan kaçınmak amacıyla itidalli davranıyordu. Lakin bir karşılık verilmesi gerekiyorsa, genellikle Suriye'deki hedeflere karşı misilleme için emir veriyordu.

Ancak 2 Şubat'ta ABD güçleri, Irak'ın Anbar Eyaleti'ndeki iki milis üssü de dahil olmak üzere Irak ve Suriye'de 85 hedefi vurdu. 5 Şubat'ta da Ürdün saldırısından sorumlu olan Kataib Hizbullah'ın üst düzey bir liderini Bağdat'ın merkezinde bir insansız hava aracı saldırısında öldürdü.

ABD saldırıları Irak'ta hem dost hem de düşmandan tepkiler aldı. Tahmin edilebileceği üzere milis liderleri ve İran'ın Iraklı müttefikleri saldırıları şiddetle kınadı.

Ama dikkat çeken ise, Irak hükümetinin ABD'yi kınaması ve Haşdi milislerine destek açıklamasının güçlü oluşu idi.

Irak Başbakanı Muhammed Sudani'nin ofisi ABD'nin 2 Şubat'taki operasyonlarını "Irak'ın egemenliğine karşı bir saldırı eylemi" olarak nitelendirdi ve ABD güçlerine saldırıda rol aldıkları için ABD tarafından öldürülen Haşdi milisleri "şehit" olarak nitelendirdi. Ayrıca yaralı milisleri hastanede ziyaret ederek "acil şifalar" diledi ve üç günlük yas ilan etti.

Irak hükümeti de bir açıklama yayınlayarak ABD’yi ve IŞİD’e karşı oluşturulan uluslararası koalisyonu "Irak'ta güvenlik ve istikrarı tehlikeye atmakla" suçladı.

Irak Silahlı Kuvvetleri sözcüsü Tümgeneral Yahya Resul daha da ileri giderek ABD'nin "iç barışı tehlikeye atan" eylemlerinin Irak hükümetini "Irak'ı çatışma döngüsüne sokma tehdidinde bulunan" uluslararası koalisyonun "misyonunu sona erdirmek" zorunda bırakacağını iddia etti. Bu görüş Koordinasyon Çerçevesi olarak bilinen Sudani'nin İran destekli siyasi bloğu tarafından da destek gördü.

“Haşdi Şabi Irak’ta sadece kağıt üzerinde yer alan bir oluşum değil”

ABD'nin Irak'taki askeri varlığına son verilmesi yönündeki talepler elbette yeni değil. 2019'da IŞİD’in toprak kaybına uğramasından bu yana Haşdi milisleri, ABD güçlerini çekilmeye zorlama umuduyla Irak'taki ABD personelini hedef alıyor.

ABD karşıtı saldırıların yoğunluğu İran Devrim Muhafızları Komutanı Kasım Süleymani'nin öldürülmesinden sonra arttı. Ama ABD birliklerinin "muharip" güçlerden "eğit-donat" güçlerine dönüştürülmesi sonrası azaldı. Ancak tehdit sürekli canlı kalmakta.

Haşdi milisleri Irak hükümetinin sadece kağıt üzerine maaş bordrosunda yer almakla kalmıyor, aynı zamanda ABD'nin terör örgütleri olarak tanımladığı Asaib Ehli-Hak ve Kataib Hizbullah da dahil olmak üzere bu kurucu milislerden bazıları Sudani'nin hükümet koalisyonunda siyasi ortak olarak yer alıyor.

Washington ile yakında müzakerelere başlayacağını duyurdu. Sudani daha bir yıl önce IŞİD’in etkin olduğu Suriye'den terörün kendi ülkesine yayılmasından duyduğu endişeyi dile getirmiş ve Wall Street Journal'a verdiği bir röportajda "yabancı güçlere ihtiyacımız var" demişti.

İsrail'in, Hamas'a karşı savaşı ve ABD'nin Irak topraklarındaki son hava saldırılarının Sudani için koalisyon varlığının devamını desteklemenin siyasi maliyetini arttırdığına şüphe yok.

Sudani hükümeti ve ABD

Aralık ayında ABD'nin Irak Büyükelçisi Alina Romanowski, ABD Büyükelçiliği'ne yönelik bir roket saldırısından sorumlu üç kişinin yakalanması nedeniyle Sudani ve yönetimini övdü. Bu durum, Sudani'nin Amerikalılara yönelik şiddet eylemlerinin faillerini tutukladığı nadir olaylardan biriydi.

Sudani, ABD'nin Irak'taki son saldırılarını eleştirirken, Bağdat’tan bağımsız yıllardır ABD güçlerini hedef alan an Haşdi Şabi’yi ise aynı şekilde eleştirmiyor gibi görünüyor.

Şubat ayında Irak parlamentosu, ABD varlığının devamını oylamak üzere bir oturum planladı. Ancak toplanmak için yeterli çoğunluğa ulaşamadı.

Gelinen noktada ise Bağdat, eninde sonunda ABD ve koalisyonun ayrılma zamanının geldiğine karar verip devletin devam eden IŞİD tehdidini kendi başına yönetebilir.

Ancak Sudani hükümeti kendi topraklarındaki askeri koalisyonu tam olarak çıkaramasa bile, ABD'nin askeri varlığının önemli derecede tehlike içinde kaldığı açık.

“Kürdistan Bölgesi’ndeki güçlerin varlığına gerek kalmayabilir”

ABD, Irak'taki varlığını, İran'ın Bağdat'ta artan nüfuzunu geri püskürtmek ya da Tahran'ın, Lübnan'daki vekil milis gücü Hizbullah ile iletişim hattını kesmek için kullanmıyor.

Diğer yandan Kürdistan Bölgesi’ndeki ABD güçleri, Suriye'deki IŞİD karşıtı güçler için kritik bir lojistik destek görevi görüyor.

Ama ABD, Suriye'deki askeri birliğini geri çekerse Kürdistan Bölgesi’ndeki varlığına da gerek kalmayabilir.

Tüm olasılıklar ortadayken ABD’nin, 20 yılın ardından karar verme zamanı geldi gibi görünüyor.