image

PeyamaKurd- ABD ve Türkiye arasındaki kriz derinleşiyor. Rahip Brunson olayı, Trump’ın ambargo kararı, Türkiye’nin iç ve dış politikaları, Doların ve Euro’nun yükselmesine zemin hazırladı. Bu kriz Erdoğan’ın Kürdistan’a, “Vana bizde, istediğimiz zaman kapatırım, aç kalırsınız” sözlerini getirdi. 

Doların yükselmesine paralel olarak Türk Lirası (TL) dış piyasada değer kaybetmeye başladı. Trump’ın yaptırımları sonrası Dolar, Türkiye’de 5,29’a yükselirken Euro ise, 6,144 seviyesini gördü. 

Türkiye dış politikadaki cılız siyaseti ile iç ekonomide krizin patlak vermesine sebep oldu. Erdoğan’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı’na damadı Berat Albayrak’ı atamasından sonra ekonominin nerdeyse dibe vuruşunu da kendi gözleri ile izledi. 

Türkiye için kriz vakti geldi’

Bugüne kadar yükselen döviz kuru sebebiyle ‘Ekonomik kriz’ statüsünde gösterilen ülkede sarsıntılar yeni bir evreye taşındı ve bir (credit crunch) yani kredi kırılmasının güçlü sinyalleri yavaş yavaş gelmeye başladı.

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in hazırladığı son rapora göre Türkiye’nin kredi notunu ‘BB+'dan BB'ye seviyesine çekerek, görünümü de 'durağan'dan 'negatife’ çevirdi. 

Uluslararası Para Fonu (IMF) ise, Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nu güncelledi. Rapor’da “Türkiye ekonomisinde finansal koşulların sıkılaştığına ve dış açığın yüksek olduğuna dikkat çekti. IMF- bu yıl için büyüme tahminini yüzde 4,4’ten yüzde 4,2’ye revize etti.” 

İngiliz Financial Times gazetesi ise dün Türkiye’ye yönelik yaptığı haberde, “Toplamda 6 işlem günü içerisinde Türk şirketlerinin üzerindeki dış borç yükü TL bazında 91 milyar TL artmış olduğunu” yazdı. Reuters haber ajansı ise, “Krizin yatırımcıların TL cinsi varlıklara temkinli yaklaşmasına yol açtığını” belirtti. 

HSBC, yüklü borç geri ödeme takvimi nedeniyle piyasada döviz likiditesi sıkışıklığı yaşanması riski bulunduğunu belirtiyor. Japon kredi derecelendirme kuruluşu JCR'den de bir uyarı geldi. JCR, Türkiye’nin ödeme krizine girebileceğini’ açıkladı. 

Türkiye’nin üçüncü sınıf patronluğu”

Türkiye, dış siyasette patronluğa erişmek isterken, aşağılara doğru düşmeye başladı. Orta Doğu’da bulunan devletlere patronluk yapmak isteyen Türkiye, ABD gibi küresel ülkelerin ekonomik ambargosu ile tepe taklak oldu. Suriye, İran, Irak gibi ülkelere sert ultimatomlar veren Türkiye, ABD ve Uluslararası bankaların bir hamlesi ile hem iç hem de dış siyasetteki konumunu gördü. Ankara’nın üçüncü sınıf patronluğu, ABD’nin “Bir ambargo ile neler yapacağını” onlara hissettirmesi, Ankara’nın ‘Tehdit diline ise bir bıçak kesiği oldu.” 

Vanaları kapatırız, aç kalırsınız

Bilindiği üzere Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kürdistan referandumu sırasında Kürt halkını tehdit ederek, “ Vana bizde, vanayı kapatırım, yiyecek bulamazlar’ sözlerini kullanmıştı. 

Türkiye şimdi ABD tarafından bu söylemler ile karşı karşıya. Trump, ekonomik ambargo ile uyguladığı yaptırımlar ile Türkiye’ye birinci sınıf patronluğu göstererek ‘Silah kullanmak yerine, ekonomik savaşla galip geldi.” 

Erdoğan’ın Kürt halkına yönelik tehdit dili, ABD karşısında ‘Bu durumu nasıl çevirebilirize’ döndü. Brunson krizinin perde arkasında kimi kaynaklara göre, ‘Rahip Brunson’un Kürt çevrelerine yakın olması ve bilgi alışverişi yaptığına” dayanıyor. 

ABD’nin, Türkiye’ye yaptırım uygulaması etme bulma dünyası sözünü tam da bu duruma uygun bir hale getiriyor. Kürt halkını aç bırakmakla tehdit eden Ankara, ABD’ye karşı sessiz. Bu durumda da altmış ikiden tavşan yapan Türk siyasi hokkabazlarının nasıl bir politika üreteceği ise merak konusu.