
PeyamaKurd- Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Prens Selman uzun süredir Arap Baharı ayaklanmalarının şampiyonu ve bir zamanlar iktidara gelmek için kendini göstermiş gibi görünen siyasi İslamcılar olarak rol aldılar. New York Times gazetesi konuya ilişkin geniş bir analiz ele alarak olayı farklı yönleri ile inceledi. “Kaşıkçı Davası, Suudi Prensi ve Cumhurbaşkanı” adlı analiz makalede iki ülke arasındaki gerilimin artacağı ve Türkiye’nin ekonomi durumuna değiniliyor.
Suudi Arabistan'ın Veliaht Prens Muhammed bin Salman, Orta Doğu'ya karşı ideolojik bir savaşta karşıt kampa demir atıyor: “İsyanları bozan, anti-İslamcılar.”
“Öldüğüne dair kanıtlar var”
Her biri, büyük bir bölgesel iktidarın başı olan iki lider. Bugüne kadar, ilişkilerini istikrarlı bir şekilde koruyabildiler. Ancak geçtiğimiz hafta, aralarında yaşanan gerginlikler, Suudi Konsolosluğu'na dokuz gün önce İstanbul'da girdiği zaman kaybeden Suudi muhalif ve Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın ortadan üzerine patlak verdi.
Erdoğan, Suudi Arabistan'a Kaşıkçı’nın ortadan kaybolmasını açıklamaya defalarca itiraz ederken, Türk yetkililer öldürüldüğünü kanıtlayan video ve ses kanıtları olduğunu söylediler ve kraliyet mahkemesinin emrettiği yönünde bir sızıntıyı açığa çıkardılar.
“Erdoğan ekonomi ve dolandırıcılığı yönetmeye çalışıyor”
Anlaşmazlık, birbirlerine karşı iki hırslı ve diktatör milliyetçi ortaya çıkardı. Her ikisi de kendi bölgelerini yeniden şekillendirmek için hırsa kapılmış durumda iki karakter. Yazar Steven A. Cook onlar için, “Ego her iki tarafta da bir faktördür” deyimini kullanıyor.
Perşembe günü, iki liderin bir çıkış yolu aradığını gösteren işaretler vardı. Erdoğan'ın ofisi, Suudi Arabistan'ın Kaşıkçı’nın ortadan kayboluşunu inceleyecek ortak bir “çalışma grubu” kurma talebini kabul ettiğini açıkladı. Elbette, her erkeğin kaybedeceği çok şey vardır.
Erdoğan, savaşı yitirmiş Suriye’de sallantıda olan bir ekonomiyi ve dolandırıcılığı yönetmeye çalışıyor. Türkler, Suudi Arabistan gibi derin bir bölgesel güçle yeni bir savaşı karşılayamaz.
“Türkiye ekonomisinin dengesini belirleme yeteneğine sahipler”
Erdoğan, “Ülkemizde meydana gelen böyle bir olay hakkında sessiz kalmak bizim için mümkün değil” dedi.
Erdoğan'ın en büyük endişesi yabancı değil, yurt içi: Türk ekonomisini kurmak için aldığı 15 yıllık yolculuğunun ardından aldığı borçlanma, şirket sektörünü 200 milyar dolarlık dış borç altında ağır sarkmaya bıraktı. Bu da, Türk parasının değerini aşağı çekerek yüksek enflasyon yarattı. Türkiye zor ekonomik dönemlerden geçiyor. Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri, Türkiye'nin ekonomisinin dengesini belirleme yeteneğine sahip.
Cemal Kaşıkçı’nın ortadan kaybolması da daha az somut bir şeyi tehdit ediyor: “Erdoğan'ın Türkiye'si, bölgedeki Arap siyasetçiler ve düşünürlerin, kendi hükümetlerinin baskısı altında bir sığınak olarak gördükleri prestij.”
Çeviri | PeyamaKurd