Şer Koalisyonu Kürdistan’a Savaş Kararı Aldı

Dün İran, Rusya ve Türkiye Tahran’da bir görüşme yaptı. Görüşmenin içeriğiyle ilgili tek haber okumadım. Gün gibi açık olan bir gerçekliği araştırmak abesle iştigaldir zaten. Görüşmenin akabinde yaşananlar da beni doğruladı zaten.

Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder “terör” suçundan mahkum edildi dün. Türkiye cephesinde şimdilik -10 bin tutsağı ve OHAL devleti haline gelmeyi saymazsak- sadece bu var, devamının geleceğinin sözünü 100 senedir sıkılmadan ve usanmadan veriyorlar zaten.

Aylardır tüm dünya ayağı kalktı ve Ramin Hüseyin Panahi’nin idamını engellemeye çalıştı. Uluslarası insan hakları örgütleri, aktivistler, sosyal medya kullanıcıları, siyasetçiler... 2 defa ertelendi Panahi’nin idamı. Ama bir yanımız rahatlarken, bir yanımız korku doluyordu sürekli. İran’ın insanlıktan nasibini almamış vahşi bir terör devleti olduğunu bildiğimiz için bu ertelemelere sevinemiyorduk. Ve olan oldu; Ramin Hüseyin Panahi, beraberinde Zanyar Muradi ve Lokman Muradi ile idam edildi. Bu da İran cephesinde bugün yaşananlardı.

İran’ın bir icraatı daha var bugün için. Erbil’e bağlı Koyê köyündeki KDP-İ ve HDK güçlerine karşı bombalı saldırıda bulunmuş. Biri gazeteci Süheyla Qaderi olmak üzere 16 kişiyi katletmiş. Bu da Irak cephesinden bir haberdi.

Geriye kaldı Suriye cephesi. Bugün oradan da haber var. Suriye rejim güçleri, Kürt kontrolündeki Qamişlo’da asayiş güçlerine karşı saldırıda bulunmuş. 7 asayiş görevlisi öldürülmüş, onlarca yaralı var.

İran, Rusya ve Türkiye’nin dün Tahran’da yaptığı görüşmenin içeriğine bakmaya lüzum yoktu. Dün ve bugün yaşananlar bizlere gösteriyor ki bu üçlü koalisyon tüm Kürtlere ve Kürdistan’ın 4 parçasına birden savaş kararı almış. 

Bakûr’da neredeyse Kürt olmak teörist olmakla özdeşleşmiş durumda. Siyasetin önünde engel var, muhalefetin önünde engel var, sosyal medyada bir şey yazamıyor kimse, Cumartesi Anneleri gibi naif ama sonuna kadar direngen bir sivil girişime bile azılı işkenceciler gibi saldırılıyor...

İran İdam Cumhuriyeti, Rojhilat’ı şeytani pençesinin içerisine almış durumda. Bu devasa pençeye karşı sözüyle, kalemiyle, duruşuyla, gerektiğinde canıyla direnen herkesi idam etmeye yeminli bu müşrikler çetesi. 

Başûr’da uzun zamandır Irak hükümetiyle bir sürtüşme var. Bağımsızlık referandumunda tavan yapan bu sürtüşmeler de çoğunlukla İran adlı şeytani yapılanmanın vesveseleriyle oluşuyor. Kerkük ve tartışmalı bölgeler sorunu duruyor. Merkezi hükümetin yetki meselesi, petrol gelirlerinin paylaşımı, İran’ın kendi toprağı gibi sürekli saldırılarda bulunması gibi derin sorunlar mevcudiyetini koruyor.

Rojava ha keza... Türkiye’nin işgal ettiği bölgelerin yanısıra şimdilerde de Esad güçlerinin Rojava topraklarını taciz ettiğini görüyoruz. Rusya’nın desteğiyle Kürtler tekrar esaret altına alınmak isteniyor. Amerika’nın ne yapacağını kestiremiyoruz. 

Sözün özü; üçlü şer koalisyonunun Kürdistan’a topyekün savaş kararı alması da abesle iştigaldir. 100 senedir bu topraklara hasbel kader ayağı değenler Kürtleri düşman belleyip yok etmeye çalıştılar. Fakat Kürtler hep vardı, şu anda da varlar ve kıyamete kadar da var olacaklardır. Üstelik özgür bir yaşamla...

 

Cihat Emir Aykaç

08.09.2018